ATOM BOMBASI VE İKİNCİ ADAM...
İnsan bazen günün nesnel koşulları bunu gerektiriyor gibi ağza sığmayacak büyük büyük kelamlar edenlerle aynı gökyüzü altında yaşamaktan nefret ediyor ama yine de dilinin ucuna geleni söylemeden edemiyor...
İkinci Paylaşım Savaşı bitmiş ve Japonya teslim olmuş ama kurulduğundan bu yana insanlıkla hiç ilişkisi olmayan Amerika denen terörist devlet, ülkenin iki kentine iki atom bombası atarak ülkeyi cehenneme çevirmiştir...
Ve insanlık, bu betimlemesi olanaksız olan trajediye yanarken ve lanetlerken, ülkemizin başında ki kişi ve de ikinci adam olarak sıfat takılan adam, bu katil ülkeyle derhal tekmil anlaşmaları sağlamak için seferber olmuştur....
Elbette olacaktır...1919 da Ulusal Kurtuluş Savaşına inanmadığı için "Amerika'nın Mandası olalım" teklifini Mustafa Kemal'e kaç kez iletmiştir...
1947 de ise elinde ki olanakları kullanarak özellikle Eğitim alanında tekmil yetkiyi bu emperyalist ülkeye vermiştir...
Marshall Planı'na, ilk anda savaşa katılmadığı, yıkıma uğramadığı ve elinde döviz ve altın rezervi tuttuğu için dahil edilmeyen Türkiye, bürokratik çabalar sonucunda Avrupa'nın tahıl ambarı olmayı kabul etmek ve ağır sanayisinden vazgeçmek koşuluyla dahil edilmiştir.
Dikkat buyurunuz...
Ağır Sanayisi olmayan ve sadece tahıl ambarı olmayı kabullenen bir Türkiye...
İşte bu lanetli teslimiyet bizleri bugünlere getirdi...
1948 den bu yana ve bugüne kadar bizi sadece ABD yönetti...
Atatürk'ün ilke ve devrimlerini ilga etmeyi kendilerine görev bilenlerin varacağı sonuç budur...
Ülkemizde ki bütün sosyaldemokrat liderler, Atatürk'ün ilkelerini ıskaladıklarından oportünizmin aşağılık bataklığına düşmüşler ve karşıdevrimin kapılarını ardına kadar açmışlardır...
Unutulmamalıdır ...
Dincilerin bir ülkenin yönetimine gelmesi demek, bir kaç atom bombasının ülke topraklarına atılmasından da daha büyük yaraların açılması demektir...
Yorum Yok