logo

MÜSLÜMAN OLMAK, ARAPLAŞMAKTIR...

Müslüman olmak demek Araplaşmaktır, denilince dindar arkadaşlar güceniyorlar. İslam'ın bir tür Arap yükseliş, yayılma, fetih ve hakimiyet ideolojisi olduğunu kabul edemiyorlar. Oysa birazcık tarih ve cografya bilgisi bunun böyle olduğunu görmek için yeterlidir.

Bugün İslam Dünyası olarak kabul edilen topraklara bir bakın. Arap ülkeleri olarak kabul edilen ve resmi dilleri Arapça olan ülkelerin bulunduğu cografyalarda İslam öncesinde hangi diller konusuluyordu bir araştırın.

Bugün hepimizin Arap ülkeleri olarak saydığımız ülkelerde İslam öncesinde farklı diller ve bu dillerin muhtelif lehceleri konuşulurdu. Arapların çıktığı merkez olarak kabul edilen Yemen'de bile Arapça'nın yanısıra Aramice ve Ibranice gibi diğer semitik diller yaygındı. Arabistan'ın doğusunda Aramice, Farsça ve Suryanice konuşulurdu. Bugün Irak, Suriye, Lübnan, Ürdün, Filistin topraklarında baskın olan diller Aramice, Suryanice, İbranice ve Farsça idi. Arapça'nın muhtelif lehceleri de konuşulurdu. Bunlar kureyş lehcesinden farklıydı. Ama İslamla birlikte bölgeler Araplaştı. Yoğun olarak konusulan diller ve topluluklar azınlık haline geldi. Arapça ve arap geleneği tüm kültürü belirledi.

Mısır kıptilerin ülkesiydi. İslam ile birlikte tüm ülke Araplastı. Kıptilik azınlıga düştü.

Kuzey Afrika ülkelerinde Berberiler ve muhtelif topluluklar yasardı. Kendilerine has dilleri vardı. İslamlaştılar. Bugün Fas, Tunus, Cezayir gibi ülkeler Arap ülkesi kabul ediliyor. Aslında Berberi ve farklı Afrika topluluklarından olan bu halklar Araplaşmış toplumlardır. Bu ülkelerde sömürgecilikle birlikte Fransızca ve İtalyan'ca gibi diller de yaygınlastı. Ama sömürgecilikten kurtulunca Arapça'ya bir milli dil olarak geri dönüs yaptılar.

İber Yarımadası Endülüs Emevileri'nin kontrolündeyken tam bir Arap yarımasasıydı. Burada yaşayan Hristiyan ve Yahudiler bile bir Arap gibi giyinir ve Arapça'yı ögrenmeye çalısırlardı.

Sudanlılar, kendi soylarını Hz. Muhammed'in amcası Abbas'a dayandıracak kadar Araplaşmışlardır. Afrikalı zenci bir toplumun hz. Muhammed'in amcası ile nasıl bir soy bağı olabilir?

Arapça, Çad ve Sudan'ın resmi bir dili olduğu kadar Nijer, Mali, Senegal ve Güney Sudan'da da ulusal bir dildir. Islam öncesinde bu bölgelerde çok sayıda farklı yerli dil konusuluyordu. Bunların bir kısmı hâlâ varlığinı sürdürüyor ama resmi ve baskın olan dil Arapça.

Kafkaslardaki Araplaşmayı anlamak için Çeçen militanların sakal bırakma tarzlarına bakmak yeterlidir.

Dilleri tam olarak Arapca'ya dönüsmese de ortaasya ve hint toplumları da kıyafetlerinden töre ve geleneklerine kadar Araplaşmaktan nasiplerini almışlardır.

Türkler ve İranlılar gibi istisna toplumlar ise kıyafetten tutun da adet ve geleneklere kadar bir çok açıdan Araplaşırken kısmen dillerini ve İslam öncesinden getirdikleri bazı törelerini koruyabilmislerdir. Ama bu, onların İslamlaşma ile birlikte büyük ölçüde Araplastıkları gerçeğini değistirmez.

Konustukları dil Arapça olmasa bile, dillerine giren çok sayıdaki kelime, çocuklarına verdikleri isimler, gelenekleri ve yaşantıları ile Araplaşan bu toplumlar Araplaşmış toplumlardır. Taptıkları Tanrı'dan kendi dillerindeki ismi ile dua etmeyi doğru bulmazlar ve aslında bir Arap tanrısına taparlar. Konustukları dilden Arapça kelimeleri çıkartsanız cümle kuramazlar, aralarında anlaşamazlar.

Ama modernist Müslümanlara göre Müslüman olmak evrensel bir dine girmek demektir.

Nasıl oluyorsa artık!

 

Hamdi Tayfur

Yorum Yok

Yorum Yapabilirsiniz

Kısa süreliğine yorum sistemi kapalıdır.