logo

KUR'ANIN ÖZÜ SÜRYANİCEDİR...

Geleneksel anlatıya göre Kur'an, Mekke'de Kureyş Kabilesi'nin lehçesinde yazılı olduğu iddia edilen bir kitaptır.

Ancak ne hikmetse Mekke'nin varlığından bile haberi olmayan Süryanilerin dili, yazısı, teolojileri Kur'an'a hakimdir.

Kur'an'da ciddi bir Süryani hakimiyeti vardır. Bütün dini terminoloji kelimeleri Süryanice'dir.

En eski Kur'an Fragmentlerinde kullanılan yazı Süryani Estrangelo formundadır.

Sorun sadece kelimeler olsaydı bir dereceye kadar tolere edilebilir, ve/veya tartışılabilirdi. Sorun, sadece kelimeler değil, cümle yapıları, kalıplar, formüller , teoloji bunların tamamı Süryanice kurgulanmış. Üstelik teolojinin tamamı Doğu Suriye Teolojisi üzerinden alınmış.

Yaklaşık 1500 km. Kuzeyden, Ölü deniz (Lut) civarında yaşayan ve 7. Yy sonlarında ortadan tamamen kalkan eski Süryani Hristiyan mezheplerinden birinin Teolojisi üzerinden yazılmış.

Bu mezhebin Süryani İncili Diatesseron'u teolojik yorumlaması çok belirgin kültürel kalıplar içerir.

Kur'an'da bulunan bütün Biblikal kişi isimleri Eski Ahid İbranicesi veya diğer Semitik dillerden değil direk Süryaniceden alınmıştır.

Arapça ve İbranice bir çok ortak gramer kuralı paylaşırlar. Örneğin bu kurallar çerçevesinde İsmail ve İshak isimleri Hismail ve Hishak olarak Kur'an'da yer alması gerekirken Süryanice şekli ile yazılmıştır. Bu anlaşılamaz ve coğrafik olarak da mümkün değildir.

Hicaz da Süryanicenin ne işi var?

İbranice olsa bir derece anlayabiliriz ki o bile çok ciddi sorunlar çıkarır.

Bakınız sadece basit kelimelerden bahsetmiyorum

KUR'AN, SURE, AYET gibi sözcükler bile Süryanicedir.

Kurandan Biblikal isimler dışında iki de melek ismi vardır ve bunlarda Süryanicedir.

Dini terminolojinin % 80 gibi çok büyük bölümü Doğu Suriye Süryani Hıristiyanlığına aittir.

İslamiyetin beş şartı Süryanice'dir.

Zekat,

Şehadet,

Namaz,

Oruç,

Hac,

Bu kelimelerin Arapçası, kelime köklerinin Süryanice'deki anlamları kazanmasıyla, teolojik içeriğiyle birlikte Kur'an'a girmiştir.

Buna istinaden Kur'an'da onlarca örnek yazabiliriz.

İslâmiyetin bütün Dini kavramları Süryani Dili ve Teolojisi'nden alınmıştır.

Hicaz'da yazıldığı iddia edilen Kur'an'da Hicaz'la uzaktan yakından alakası olmayan Doğu Suriye Süryani Hristiyan kökenli, Lut Gölü civarinda yasayan 7. Yüzyılda tamamen kaybolmuş bir mezhebin teolojisinin ne işi var?

Kur'an, Kuzey Suriye'de Süryani Hıristiyanlar tarafından kullanılan Estrangelo ile yazılı demiştim, Avrupa'da çeşitli üniversitelerde bulunan ve 8. Yy başlarına tarihlenen en eski Kur'an Fragmentleri bu form ile kaleme alınmıştır. Günümüzde buna Kuzey Arap Alfabesi diyoruz. Bu da ayrı bir yalandır.

Hicaz'da hiçbir yerde bu alfabe ile yazılı Epigrafi veya Paleografi bulamazsınız ama Suriye'de 7. Yüzyıldan kalma kiliselerde bu alfabe ile yazılmış epigrafi bulursunuz.

Kur'an'ı Hicaz'da Mekke Medine'de yazdığı iddia edilen bu adamların aklına Hicaz'da hiçbir kayaya, anıta, mezara bu form ile birşeyler karalamak gelmemiş olmalı!

Ve buna Müslümanlar inanıyor.

Asıl sorunun inanmak olduğunu hiç anlayamadı Müslümanlar.

Bilmek inanmanın zıttıdır.

Biliyorsan inanmaya ihtiyacın yoktur.

7. Yüzyılda Hicaz Lahmi Devletinin kontrolünde bir yerdi. Bu devlet Nesturi Hristiyan bir devlettir. Başkentleri Hire'de kültür ve şiire çok önem verilirdi. Burada Arap dili, edebiyatı ve yazısı büyük gelişmeler göstermiş , tıp ve felsefede de çok ilerlemişlerdi.

Ve Hire'de Müsned yazı kullanılırdı.(Güney Arap Alfabesi) Hicaz'ın tamamında, Mekke'de, Yesrib'de(Medine) Müsned yazı kullanılırdı.

Bölge de hem yazı hem de edebiyat dili 28+1 harfli(Bir harf İbraniceden geçer ) bölge diline en uygun alfabe olan Müsneddir. Gerçek Arap Alfabesi de bu Alfabedir.

Hicaz lehçelerini Kuzey Arap Alfabesi dedikleri Süryani Estrangelo ile yazamazsınız transkripsiyona uygun değildir.

Yüzlerce problem çıkar.

Günümüzde Kur'an'daki gramer hatalarının, çelişkilerin, kelimeler üzerinde hala tartışılan anlamların nedeni budur.

Metni yazıldığı dilin formundan çıkarıp Hicaz bölgesi diline çevirmeye çalışmışlar. Binüçyüz yıldır uğraşıyorlar. Bir tane konsensüs oluşturdukları metin çıkaramadılar. Siyasi dayatmalarla gerçekliği son derece şüpheli Kahire Metni diye standart bir metin oluşturdular. Metin her İslâm Ülkesinde noktasına kadar aynı gözükür ama nedense gene farklı yorumlanır. Herhangi bir ayeti Arapça konuşan bir Mısırlı ile Arapça konuşan bir Suudi farklı okuyup yorumlayabilir.

Kur'an'ın bölge de kullanılan Müsned Alfabe ile neden yazılmadığını ise İslâm Alimleri de bilmez, cevaplayamaz muammadır bu konu onlar için bu yüzden bu konuları hiç tartışmazlar.

Bunları duyamaz okuyamazsınız.

Süryanice kurgu, formül, teoloji, formulasyon nedendir okuyamazsınız.

Mekke'nin ticari rotaların uzağında önemsiz bir köy oldugunu okuyamazsınız.

15. Yüzyılda bile Muhammed'in mezarının Mekke'de ve Medine arasında sürekli el değiştirdiğini okuyamazsınız.

500 yıl önce Hac güzergahının Muhammed'in Mekke'de olduğuna inanılan mezarına da yapıldığını ve insanların bir kuyunun dibinde olan mezara bakarak nuru gördüm diye koşturduğunu ve hacı olduğunu okuyamazsınız.

Geleneksel anlatımda Tüccar diye uydurulan Mekke'lilerin, Kur'an'da kendilerine hitaben anlatılan çok zengin tarım ürünlerinin hasadını çorak Mekke ve civarında nasıl yaptıklarını okuyamazsınız.

Akdeniz bitkisi olan zeytinin Mekke'de nasıl oluyor da yetişebildigini okuyamazsınız.

Üzümün, incirin Mekke'de ne işi olduğunu okuyamazsınız.

Mekke'lilere hitaben Kur'an'da sık sık geçen tatlı su ve deniz ürünlerini Mekke'lilerin nasıl oluyor da yediklerini okuyamazsınız.

Siz inanırsınız, okumazsınız.

 

Yorum Yok

Yorum Yapabilirsiniz

Kısa süreliğine yorum sistemi kapalıdır.