ATATÜRK OLMAK İSTEYEN VAR MI ?
BU MAKALEM; "MUSTAFA KEMAL ATATÜRK İNGİLİZ AJANI OLARAK İÇİMİZE SOKULDU." DİYEREK CİBİLİYETİ Nİ ORTAYA KOYAN AŞAĞIDA RESMİNİ PAYLAŞTIĞIM BU ZATA VE ONUN GİBİ DÜŞÜNENLERE YAZILMIŞTIR...
CUMHURİYETİN NİMETLERİNİ SONUNA KADAR KULLANARAK BU ÜLKEDE YAŞAYIP SÖZDE PROF. OLMUŞ NANKÖRLÜK TE SINIR TANIMAYAN O'NUN ...... BU'NUN ÇOCUĞU, TÜRKİYE GAZETESİN DE YAZARLIK YAPAN, DR. EKREM BUĞRA EKİNCİ SANA EL CEVABIMDIR...
ATATÜRK OLMAK İSTEYEN ÖNCE BU YOLLARDAN GEÇECEK...
Baban Ali Rıza Efendi hakka yürüyecek, arkanda yaslana cak bir dağın kalmayacak, yetim, kimsesiz kalacaksın, arkadaş...
Küçük yaşta el kapısının kahrını çekip, el ekmeğine muhtaç olacaksın ağa...
Muhtaç olsan da, onurundan vaz geçmeyeceksin.
Öyle bir çocuk olacaksın ki, canından çok sevdiğin Zübeyde anan, ikinci evlilik yaptı diye, başkasına baba dememek adına tavır koyacaksın.
Üvey baba yanına gitmeyeceksin. Küçücük yaşında onur yapıp, bağrına taş basıp, Zübeyde anana mesafe koyup, yıllarca konuşmayacak, uzaklaşacaksın. Çocuk yaşta çileye talip olacak, öksüz yetim kalmaya razı olacaksın.
Onurun için ana hasretine, kardeşin Makbule’nin özlemini çekeceksin.
Ama kimseye zayıf tarafını göstermeyeceksin, kişiliğin, karakterin o günden şekillenecek.
El kapısında ekmek yiyen küçük bir cansan, hiç bir şey yapamıyorsan, yediğin ekmeğin hakkını vermek için, tarlayı talan eden, kargaları kovalayacaksın.
Seni yetiştiren, dayın da olsa, halan da olsa, seni ezmezse dahi yalnız ve kimsesiz olmanın çocuk ruhunu nasıl ezdiğini yaşayarak öğrenecek bileceksin.
Ruhun ezilse de, bedenini dik tutup ezik olmayacaksın.
Adam olmanın yolu dik durup şahsiyetli çalışkan bir çocuk olmaktan geçtiğini o günden bileceksin.
Daha ilk gittiğin okulda, gayretin, azmin çalışkanlığınla dikkat çekeceksin.
Öğretmeninin dikkatini çekip, onun saygısını, sevgisini kazanıp, isminin yanına unvan olarak ikinci ismi alacaksın.
Her okulda birinci olacak, ikinci adamlığı asla kabul etmeyeceksin.
Ateş çemberine, yangın yerine dönmüş ülkede, her yerde savaş varken, sen askerliği meslek olarak seçeceksin.
Cesaretini, daha çocuk yaşta gösterip, ölümle alay edercesine, askerlikten kaçmak için bahane uydurmayacak, sakat raporlarının arkasına sığınmayacaksın.
Askeri okulu birincilikle bitirecek, kurmay subay olacaksın.
57 yıllık kısacık ömre, okulda öğrenci liderliği, askeri meslek hayatında, zaman zaman dağda komitacı, şehirde örgüt lideri, çölde Arap şeyhi kılığında istihbaratçı, baloda salon beyefendisi, savaşta planlar yapan kurmay, gündüz subay, gece ihtilalci, yeri gelince gerilla ölüm fedaisi, masa başında usta bir diplomat, cephede serden geçti bir cengâver, siper de Mehmetçik olacaksın.
TÜRK Milleti de, sarayda ki esir sultan da senin farkının, farkına varacak. Her zor görevde aranan tek adam sen olacaksın.
Düşmanların da dostlarında senin aldığın görevi başaracağın emin olacak. Seni sevmeseler de kurtuluş umutları sen olacaksın. Her cephenin fedaisi, her zor görevin talibi sen olacaksın.
Hayatın cephelerde, siperlerde geçecek, 11 savaş katılıp, kurşun yiyecek gazi olacaksın. Bütün cephelerde yedi düvelle çarpışıp, 24 Madalya, 7 nişan alacaksın.
Bütün dünya milletleri senin büyüklüğünü ve zaferini, başarını kabul edip tanıyacak.
Sonra; Türkün derin devleti, seni farkının, farkına varacak...
O kutsal görev için, Türkün Yeni Devletini kurmak için seni seçecek...
Bu zor ve kutsal görevin işareti olarak, Buhara dan binlerce kilometre öteden heyet gönderip, sana Devlet Kurma nişanı kılıcı kuşandıracak.
Bu kılıç kuşanma töreni TÜRK devlet geleneğinde, seçilmiş yol başçılarının hakkıdır. Bunu bileceksin. Bu işaret Türk Milletinin sana olan güveninin simgesi olacak. Bu zorlu yükün altında kalmamak için gece gündüz çalışacak, ömrünü bu davaya adayacaksın…
Yedi cephe de, yedi düvele savaşmak tan, perişan olmuş bir ülkeyi, yoksul biçare kalmış milleti, küllerinden Anka kuşu misali yeniden ayağa kaldıracaksın.
Yokluk içindeki, tükenmiş umutlarını yitirmiş Türk milletini yeni baştan organize edeceksin.
İçteki haini, dıştaki düşmanı dize getirip, yepyeni bir devleti küllerinden ayağa kaldırıp, ateşi harlayacaksın. Milletin küllenmiş umutlarını, ateşten kor haline dönüştüreceksin.
Yeni Büyük Millet meclisini açıp, TÜRK devletini kuracaksın. Devletin rejimine Cumhuriyet diyecek, birde yeni devletin adını Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilan edeceksin.
Bunlarla yetinmeyeceksin;
Matematikte denklem, Geometrik hesaplamalarda teknikleri bulacak, terimlerinin isim babası olacaksın. 13 Kitap yazıp, 4 dili ana dilin gibi konuşacaksın.
Dünya bilim adamları, bu başarın karşısında önünde saygı ile eğilecek ve bilim adamı olduğunu bilim dünyasına kabul ettirip, kendini ayakta alkışlattıracaksın…
Bütün bunları unutup, fakir milletin Baş Öğretmeni olup, kara tahta başında ders verecek kadar mütevazi olacaksın.
Savaştan çıkıp, kurduğun yeni Cumhuriyet devleti, 600 yıllık Osmanlı devletinin Düyu nu Umumi borçlarını ödeyecek. Osmanlının bıraktığı savaş tazminatlarını, Yabancı milletlere kalan takıntılarını ödeyeceksin.
Osmanlının 600 yılda Türk milletini yok saydığı milli duygularını, örselediği, yaraladığı benliğini, milletin töresini, âdetini yüceltecek, kırılmış duygularını tamir edip, tekrar devlete güvenini bağlılığını sağlayacaksın.
600 yıllık ayrılık, gayrılık, darama duman edilmiş örselenmiş, itelenmiş, ötekileştirilmiş milleti öz benliğine döndürüp, sarıp, sarmalayıp kucaklayıp, zümrüdü Anka kuşu gibi külleri birleştirip ateşi tutuşturacak kor ateş yapacaksın...
Yanmış yıkılmış Osmanlının küllerinden yeni bir Türk milleti oluşturup, o millete ruh verip kor ateşe dönüştürecek, birlik dirlik ateşini harlayacaksın.
Bu kor ateşin Adına da, Türk Milleti diyeceksin.
Modern bilimsel eğitimi tesis edeceksin. Okuma yazma oranını %1 den, on yılda % 20 ye, en tepeye çıkartacaksın.
Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu, aşı üreten Hıfzıssıhha Ensititüsünü, Dil Tarih Coğrafya fakultesini, Gazi Eğitim gibi bilim, ilim yuvaları kuracaksın.
Kara yolu olmayan Anadolu’yu, çelik raylarla, dört bir yanda demiryollarıyla donatacaksın.
On yılda ülkeyi Sanayide, tarımda, madencilikte ulaşımda çağ atlatıp, Eti Bank, Sümer Bank, İş Bankası, Şeker fabrikaları, Çimento fabrikaları, değişik sektörde fabrikayla yurdu donatıp üretimde dünyayı kendine hayran bırakacaksın.
Çivi bile üretilemeyen ülkede yüzlerce fabrikalar kuracak, kumaş, uçak, traktör, demiryolları vs. yapacaksın.
Geleceği görüp, Başkenti Ankara yapacak, şehrin planlamasını, yüz yıllar sonrasını hesaplayarak yolların genişliğine, imarına dahi müdahale edeceksin.
Ankaralı nefes alsın, ilerde yeşil alana ihtiyacı olacak deyip, kendi paranla arazi satın alıp, bir çiftlik kuracaksın. Bunu da Ankaralıya hediye edecek bağışlayacaksın.
Savaşta, yerde Gök Börü, gökte kartal olacaksın.
Barışta, sosyal hayatta, nezaket, kibarlık ve asaletin sembolü olacak. “Yurtta sulh Cihanda sulh” parolasıyla dünya barışına katkı sağlayacaksın.
İstikbal göklerdedir diyerek uçak fabrikasını kuracaksın.
Bu da yetmez diyerek, Türk kuşunu, yeşil ayı, opera, müze gibi yüzlerce kuruluşu ülkeye kazandıracaksın.
San dinsiz imansız diyenlere inat;
İslam dininin ilk emri “Oku” (İKRA) bunu kendine Allah'ın ilk emri diyerek dustür edinip, Kuranı hatmedip anlayarak okuyacak hafız lık mertebesne çıkacaksın. Bu da yetmeyecek, bir vaiz gibi kürsüden insanlara İslam dinini hutbe olarak anlatacaksın.
Okuduğun her kitabın önemli satırların nın altını çizerek, notlar alarak 3 – 4 binden fazla kitabı, dünya klasiklerini, ilim bilim kitaplarını okuyacaksın.
İSLAMIN KURAN'IN EMRİNE UYUP; "Müslüman Kuranı anlayarak okumalı, ibadetini anlayarak yapmalı" sözünü Bütün Türk milletinin aydınlanması ve dinini doğru yaşamasını sağlamaya çalışacaksın. Bunun için, millet dinini anlayarak öğrensin, Kuran asılı kaldığı duvarlardan insin, okunsun, Allah onu seyretmek için değil, okunsun diye indirdi deyip sende duvardan inmesini sağlayacaksın. ALLAH’IN ilk emrine uyulsun, OKUNSUN diyeceksin.
Kuran'ın, Türkçeleştirilmesi için, ilk çalışmaları yapacak, bunu da sağlayacak adımları bütün eleştirilere rağmen korkusuzca atacaksın.
Bu görevi yapması için, dönemin en büyük din alimi Elmalılı Hamdi Yazır efendiyi görevlendireceksin.
Halkına, inanç özgürlüğünü sunacak, İnsanları tebaalık tan, kulluktan çıkartıp, hür yurttaş, özgür bir birey yapacaksın.
Yıllarca özlemini çektiğin, tavır koyduğun, anan Zübeyde Hanımı, kız kardeşini Makbule’yi savaşta dahi kimseye muhtaç etmeyecek bütün ihtiyaçlarını şahsi maaşından karşılayıp muhannete muhtaç etmeyeceksin. Daha sonra yanına alarak hayırlı bir evlat olduğunu göstereceksin.
Sende her erkek gibi sevecek, âşık olacak ama Türk Milletine örnek olma adına sevdiğini almayacak, bağrına taş basacaksın.
Kadınlara medeni haklar vermek adına aşkından vazgeçip, göstermelik bir resmi nikâhla evleneceksin. Sonra kadınlara boşanma haklarının da olduğunu anlatmak için boşanacaksın.
İnsanlara hayatın pahasına, MAHALLE BASKISINDAN KORKMAMAYI, örnekleri göstere göstere anlatacaksın.
Kadınlara ilk defa seçme, seçilme hakkı vereceksin. Kadınların hür yaşama hakkına saygı duyacak, insan yerine konmasını sağlayacaksın.
Velhasıl, ömrün bunlarla uğraşmakla geçerken yorulacak, bunalacak dertlenecek, efkârlanacak, sıkılacaksın.
En nihayetinde, sende insansın hatan da olacak. Arada dost meclisinde de bir iki kadeh içeceksin.
İslam Halifelerinin bile yaptığı, Türk toplumun % 80’nin yaptığı bu eylem senin en büyük kusurun sayılacak... Düşmanların sürekli bunu öne sürüp, bütün yaptığın güzel işler unutulacak, sanki büyük bir suç ayıp mış gibi adını ayyaşa çıkaracaklar...
Ama ne yaparsan yap, her yaptığına dünya hayran kalıp seni örnek alacak, önünde saygı ile eğilecek...
BİRDE, HASTA YATAĞINDAN KALKACAK ÖMRÜNÜN SON DEMİNDE BİR ZEYBEK OYNAYACAKSIN Kİ, SENİN EVLATLARIN SENİ HEP BÖYLE YİĞİT MERT DÜNYA YA MEYDAN OKUYAN ADAM OLARAK HATIRLASIN DİYE, BİZİ KENDİNE HAYRAN BIRAKACAKSIN.
İŞTE ATAM BİZ SENİ BU ZEYBEK OYNAYAN DÜNYAYA MEYDAN OKUYAN ADAM OLDUĞUN İÇİN SEVDİK.
*****
Sonra bütün bu yaptıkların, birileri tarafından yok sayılacak. Senin kurduğun devlette yaşayıp, karnını doyurduğu bu ülkeye ihanet edecek. Ekmek yediği kaba pisleyecek ler...
Kendi hırsızlıkları, ihanetleri, talanları, ahlaksızlıklarını, yedikleri kul haklarını örtmek için başlayacaklar sana sataşmaya...
Önce sana, “Ayyaş” diyecekler...
Olmadı “dinsiz, imansız”...
Daha da olmadı, “Aramıza sokulan İngiliz ajanı” diyecek kadar basitleşecekler.
Hatta “keşke Yunan galip gelseydi” diyecek kadar aşağılık hainliklerini dillendirecekler…
Bu yetmeyecek bir insanın en kutsalına, daha da olmadı anana dil uzatacaklar...
Bu yetmeyecek, şeref yoksulu olduklarını kanıtlarcasına daha da ileri gidip, hayatını adadığın insanların, onların babası belli olsun, analarına, bacılarına, İngiliz, Yunan, Fransız, İtalyan, Rus, musallat olmasın diye, milletimin namusu işgalcilerin altında kalmasın diye savaş tığın nankör insanlar, seni ihanetle suçlayıp, VATAN HAİNİ, MİLLET DÜŞMANI ilan edecekler.
Gel de bu nankör lerin yaptıklarına delirme ATAM…
Gel de dinden, imandan çıkma ATAM…
Gel de bunlara sövme ATAM...
Bence; Birçok Dünya liderleri seni örnek alıyor...
Birçok ülke seni kendi milli kahramanı önderi olarak kabul ediyor.
Çünkü, onlara, yüz yıl önce yok olmuş bir milleti nasıl diriltilir gösterdin.
Gerçi dünyanın birçok ülkesi seni örnek aldı senin fikirlerini uyguluyor ama, kurduğun düşman işgalinden kurtar dığın Ülkende ki nankörler kıymetini bilmese de dünya milletleri sana saygı duyuyor ATAM…
TÜRK MİLLETİ için yaptıklarına biz minnettarız, biz senden razıyız Atam...
Allah ta senden razı olsun. Mekânın cennet olsun ATAM…
Onun için sana biz, Başbuğ ATATÜRK diyoruz ATAM...
********
Biz şahidiz, biz biliyoruz da, bilmeyen bazıları var. Onlara da anlatmaya çalışıyoruz...
Anlayacaklarını sanmıyorum ama biz yine de anlatalım...
Onlar ne yapıyor peki?
Onlar da kalkıyor, hayatında hiç savaş görmemiş, birkaç kitap okuyup okumadığı da tartışmalı, diploması bile şaibeli, birini seninle kıyaslıyor...
Emperyalistlerin projesiyle aptalların omuzunda hasbelkader yükselmiş birileri senin mirasını tüketiyor. Senin Kurduğun TBMM sana senin verdiğin haklarla hakaret ediyor. Kurduğun Bütün fabrikaları satıyor. Kurduğun Cumhuriyetin Devletin nimetlerini tepe tepe kullanıyor Atam...
Atam, senin kendi paranla satın alıp, Ankaralı ya hediye ettiğin çiftliğin üzerine saray yaptırıp, israf içinde har vurup harman savuruyor, keyf sürüyorlar...
Ülkenin milli kaynaklarını, değerlerini satıp savuran birileri; her fırsatta Atam seni övüyor mu? Sövüyor mu? Belli olmayan laflar ediyorlar...
Bakıyoruz “Ayaş” diyor.
Bir bakıyorsun “Aziz Yüce ATATÜRK” diyor.
Atam, Ayaş mısın? Yoksa aziz mi? Yoksa yüce bir adam mı? Ya da dün bir şerefsizin söylediği gibi “İçimize sokulan Bir İngiliz ajanımı?” Bizim bile kafamızı karıştırıyorlar…
Bir karar verseler, bizde ona göre tavrımızı koyacağız ama bizi de ikilemde bırakıyorlar...
Bu da yetmiyor, kalkıyor yıllar önce seni milletin malına zorla el koydu diyerek yıllardır eleştirdikleri, Tekalif-i Milliye Kanununun arkasına sığınıp madde madde okuyarak bu gün o kanunla milletten yardım istiyorlar...
Ona da bir şey demiyoruz.
Milletin devletin yardıma ihtiyacı varsa yardım edelim.
Bu Cumhuriyet süper bir güç mü?
Yoksa iki pula muhtaç, 1920 deki gibi tükenmiş bitmiş bir devlet mi? Bunu bilelim...
Süper zengin bir devletse geçinemeyen bankalara köle olmuş milletten ne isteniyor?
Fakir isek o zaman neden saraylarda, yatlarda özel uçaklarda sefa sürülüp, laf arasında İTİBARDAN TASARRUF OLMAZ deniyor...
Kabul etmedikleri, yalan dedikleri, uyduruyorlar, öyle bir savaş olmadı dedikleri, Kurtuluş SAVAŞI dönemindeki senin o zaman için ihtiyaçtan çıkardığın kanunların arkasına sığınıp, seninle birileri kendini neden kıyaslamaya kalkıyor?
Anlayamıyoruz bunu bir türlü ATAM...
İşte Atam, biz buna bozuluyor, buna pes diyoruz...
O da yetmiyor gibi, birileri başkomutan, mareşal filan diyerek senin bütün unvanlarını birine vermiyor mu?
İşte o zaman ben deliriyorum ATAM...
Burada daha yazacak çok şey var. Ancak susmak icap ediyor...
Zaman KÖTÜ...
Anlayana sivrisinek saz...
Anlamayana davul zurna az...
Ben kısadan keseceğim ama benim delirmem yetmemiş gibi, şimdi bu yazının altına okuduğunu anlamayan bir sürü anlaması kıt iftira ve nankörlükte sınır tanımayan zekâ özürlü, ileri geri yorum yazacak.
Beni iyiden iyiye, zıvanadan çıkaracak. Allah bize sabır versin diyorum.
Başka da bir şey demiyorum.
Mevlüt Kaleli
Kaleli Mevlüt
Yorum Yok